Zamanın birinde insanların hiç girmediği derin bir orman varmış. Bu ormanın ismi Peri Ormanı’ymış. Son derece gizemli olan bu ormanda rengarenk kanatlara sahip sihir dolu periler yaşarmış. Bu periler doğayı korumak ile görevlilermiş. Ormandaki tüm canlılar için hizmet yaparlarmış. Çiçekler perilerin eşsiz müzikleri ile açar, ırmaklar onları dansıyla akarmış. Bu ormanda kimsenin bilmediği bir sır varmış.
Lina küçük bir köyde kendi halinde yaşayan bir ailenin kızıymış. Lina her vakit bu büyülü ormanı merak edermiş. Her gece yıldızların altında peri masalları okur ve bir gün tüm cüretini toplayarak bu ormana gideceği günü hayal edermiş.
Günlerden bir gün tüm yüreğini toplayarak ormana girmeye karar vermiş. Orman onu tüm büyüsü ile hayretler düşürürken Lina çiçeklerin ona gülümsediğini ve ağaçların yapraklarının altından olduğunu fark etmiş. Tüm dikkatiyle perileri görmeye çalışmış lakin bir türlü perileri görememiş.
Periler Lina’yı görüyor lakin onun yeterlilik için mi yoksa kötülük için mi orada olduklarını bilmedikleri için ona gözükmüyorlarmış. Periler bir mühlet Lina’yı izledikten sonra ortalarında konuşarak onun yeterli birisi olduğuna karar vermişler. Baş peri görünmezlik tılsımını bir çıkararak Lina’ya kendisini göstermiş. Baş perinin hoşluğu karşısında hayrete düşen Lina bir an olsun ondan gözlerine alamamış.
Baş periye onların var olduğunu bildiğini ve onlara daima inandığını söylemiş Lina. Bir süre ikisi konuşmuşlar. Baş peri Lina’nın niyetinin yalnızca onları görmek olduğunu anlayınca öteki perilere işaret vererek onları da Lina’ya kendilerini gösterebileceğini söylemiş. Lina etrafında bir sürü peri görünce çok keyifli olmuş. Memnunluk ve hayret içerisinde onlarla sohbet etmiş. Onlarla tanışmak onun en büyük hayaliymiş. Konutuna dönme vakti geldiğinde periler ne vakit isterse kendilerini ziyarete gelebileceğini fakat bunun ortalarında bir sır olarak kalması gerektiğini söylemiş.
