Genç bir delikanlı olan Ali bir gün sahibi olduğu marketin önünde küçük bir kız çocuğu görmüş. Bu kız çocuğu manav reyonundaki meyvelere bakıyor ve iç geçiriyormuş. Ali çabucak küçük kız çocuğunun yanına gitmiş. “Tatlı kız neden yalnızsın, senin ailen yok mu?” demiş. Küçük kız: “Annem ve babam yok bir ablam var o da çok hasta meskende yatıyor.” diye yanıt vermiş. Bu duruma çok üzülen Ali: “Bekle sen burada!” diyerek çabucak en hoş meyve, zerzevat ve daha birçok yiyecekle dolu bir paket hazırlamış.
Küçük kızın yanına gelen Ali: “Hadi bana konutunuzu göster bakalım.” demiş. Ali’nin elindeki yiyecekleri gören küçük kız çok keyifli olmuş ve onu konutlarına götürmüş. Ali meskene girince gördüklerine inanamamış. Hoşlar hoşu bir genç kız solgun, hasta bir halde yatıyormuş. Kapı açılınca gözlerini açmış ve son derece halsiz bir halde kardeşine seslenmiş: “Tatlım nerelerdeydin, merak ettim seni.”
Ali: “Merak etmeyin benim yanımdaydı. Ben ilerideki marketin sahibiyim size biraz yiyecek getirdim.” demiş. Genç kız itiraz etmek istemişse de buna hali yokmuş gözleri kapanmış ve kendinden geçmiş. Küçük kız: “Ablam bana bakmak için bir çamaşırhanede çalışıyordu. Orada zatürre oldu, işvereni işten attı. Tedavi ettirecek paramız da yok.” demiş.
Bu duruma çok üzülen Ali çabucak doktor çağırmış, doktorun verdiği ilaçları almış. Hasta kıza çorba ve hoş yemekler yapmış. Genç kız güzelleştikçe yanaklarına kan gelmiş ve daha da hoşlaşmış. Ali onun güzelleşmesi için bakarken bir yandan da aşık olduğunu hissediyormuş. Hisleri da karşılıklıymış. Genç kız kendisinden hiçbir karşılık beklemeden bakan, yardım eden bu uygun kalpli gence aşık olmuş. Genç kızın güzelleşmesinin akabinde çok hoş bir düğün yaparak evlenmiş ve sonsuza kadar memnun yaşamışlar.