Bir varmış, bir yokmuş… Uzak bir diyarda, Ayışığı Ormanı adında büyülü bir yer varmış. Bu ormanda yaşayan tüm hayvanlar geceleri huzur içinde uyur, rüyalarında gökyüzündeki yıldızlarla dans edermiş. Ormanın en küçük sakini olan minik tavşan Fındık, geceleri uyuyamamakla ünlüymüş. Ne zaman yatağına uzansa, gözleri kapanacağı yerde açılır ve ormandaki sesleri dinlemeye başlarmış.
Bir gece, gökyüzünde parlayan Ay Dede, Fındık’ın uykusuz olduğunu fark etmiş. Yavaşça ışığını Fındık’ın yanına göndermiş ve ona tatlı bir ninni fısıldamış. Ay Dede, “Sevgili Fındık, eğer gözlerini kapatıp ay ışığını hayal edersen, en güzel rüyalara dalarsın,” demiş. Fındık, Ay Dede’nin sözlerini dinleyerek gözlerini kapamış ve derin bir nefes almış.
Kısa süre sonra, kendini ormanın üstünde, yıldızların arasında bulmuş. Rüyasında, Ay Dede ona gülümseyerek yıldızları gösteriyor ve “Rüyalarda ne kadar yükseğe çıkarsan, huzur o kadar büyür,” diyormuş. Fındık, bulutların üstünde yumuşacık bir yatağa uzanarak huzur içinde uyumaya başlamış.
Sabah uyandığında, Fındık kendini çok dinlenmiş hissediyormuş. Artık her gece uyuyamadığında Ay Dede’yi hatırlayıp gözlerini kapatıyor ve kendini tatlı rüyaların kollarına bırakıyormuş.