Bir varmış, bir yokmuş. Uzak diyarlarda, yemyeşil ağaçlarla dolu, huzur dolu bir orman varmış. Bu ormanda, hayvanlar keyifli bir formda yaşar, oyunlar oynar ve tabiatın tadını çıkarırlarmış. Ormanın derinliklerinde, Minik isminde küçük bir tavşan yaşarmış. Minik, öteki tavşanlardan farklıymış; zira onun en büyük tutkusu sayılarmış.
Minik, sayıları sırf birer sayı olarak değil, birebir vakitte sihirli dünyaların kapısını açan anahtarlar olarak görürmüş. Onun için her sayı, yeni bir macera demekmiş. Minik, ormanda dolaşırken ağaçların gövdelerine sayılar çizer, yerdeki yaprakları toplayıp onlarla matematik oyunları oynarmış. Onun dünyasında, sayılarla oynamak en büyük eğlenceymiş.
Ancak, Minik’in bu büyük tutkusunu anlamayan arkadaşları varmış. Zeki tilki, Çıtı sincap ve Cıvıl kuş üzere hayvanlar, matematikten korkar, sayılarla uğraşmayı sıkıcı bulurlarmış. Matematik dersleri, onların en sevmediği vakitler olurmuş. Her seferinde sayılarla karşılaştıklarında içleri sıkılır, karışık ve zorlayıcı sorularla başa çıkamadıklarını düşünürlermiş.
Minik, arkadaşlarının bu korkusunu fark ettiğinde çok üzülmüş. “Sayılar o kadar hoş ve eğlenceli ki!” diye düşünmüş kendi kendine. “Bunu onlara nasıl gösterebilirim?” Minik, tüm gece boyunca düşünmüş, planlar yapmış. Sonunda, aklına kusursuz bir fikir gelmiş. “Onlara matematiğin yalnızca bir ders olmadığını, tıpkı vakitte bir oyun olduğunu göstermeliyim!” diye karar vermiş. Böylelikle, sonraki gün büyük bir heyecanla arkadaşlarını toplamış ve onları sihirli bir matematik macerasına çıkarmaya karar vermiş.
Minik, Zeki tilki, Çıtı sincap ve Cıvıl kuşu yanına çağırmış. Onlar da merakla Minik’in ne söyleyeceğini bekliyormuş. Minik, gülümseyerek demiş ki, “Sevgili arkadaşlarım, biliyorum ki matematik size biraz korkutucu ve güç geliyor. Fakat bugün size göstereceğim şeylerle fikrinizi büsbütün değiştireceğim. Bugün daima birlikte sayılarla dolu sihirli bir dünyaya adım atacağız!”
Zeki tilki kaşlarını kaldırmış, “Sihirli bir dünya mı?” demiş. Çıtı sincap heyecanla yerinde zıplamış, “Gerçekten mi Minik? Ne yapacağız orada?” Cıvıl kuş ise kanatlarını çırparak havalanmış, “Bu çok eğlenceli olacak!” diye cıvıldamış.
Minik, gözleri parlayarak karşılık vermiş, “Evet, sahiden de sihirli bir dünya! Orada sayılarla oyunlar oynayacağız, bulmacalar çözeceğiz ve daima birlikte mükemmel vakit geçireceğiz. Matematiğin ne kadar büyülü ve eğlenceli olabileceğini göreceksiniz. Hazır mısınız?”
Arkadaşları biraz şaşkın lakin bir o kadar da heyecanlıymış. Daha evvel sayılarla bu türlü bir maceraya atılmayı hiç düşünmemişler. Arkadaşları evvel tereddüt etmişler, lakin Minik’e güvendikleri için onunla gitmişler. Minik, arkadaşlarının elini tutmuş ve onları sihirli bir seyahate çıkarmak için ormanın derinliklerine gerçek yürümeye başlamışlar.
Ormanın derinliklerinde uzun bir müddet yürüdükten sonra, Minik ve arkadaşları büyük bir açıklığa ulaşmışlar. Bu açıklığın ortasında, devasa bir kapı yükseliyormuş. Kapı, altın sarısı işlemelerle süslenmiş, üzeri yeşil sarmaşıklarla kaplanmış, adeta tabiatla iç içe geçmiş bir sanat yapıtı üzereymiş. Kapının üzerine, parıltılı harflerle “Sayıların Gizemli Dünyası” yazılıymış. Her bir harf, gün ışığında gökkuşağı renkleriyle ışıldıyormuş.
Minik, arkadaşlarına dönerek heyecanla demiş ki, “İşte geldik! Bu kapının ardında, daha evvel hiç görmediğiniz bir dünya var. Hazır mısınız?”
Zeki tilki, Çıtı sincap ve Cıvıl kuş, merakla birbirlerine bakmışlar. Kalpleri heyecanla çarpıyormuş, zira neyle karşılaşacaklarını hiç bilmiyorlarmış. Minik, kapının büyük, bronz halkasını tutmuş ve yavaşça çekmiş. Kapı, ince bir gıcırtıyla açıldığında, içeriden sıcak ve parlak bir ışık yayılmış.
Kapı büsbütün açıldığında, arkadaşlarının gözleri büyümüş. Karşılarında uzanan dünya, tam manasıyla büyüleyiciymiş. Renkli ışıklar, gökyüzünde süzülerek dans ediyor, yere serilmiş üzere görünen bulutların üzerinde sayılar parıldıyormuş. Havada uçuşan kelebekler bile kanatlarına matematik sembolleri taşır üzere görünüyormuş.
Minik, gözleri parlayarak arkadaşlarına dönmüş ve “İlk durağımız, sayı havuzu!” demiş. Arkadaşları merakla Minik’i takip etmişler ve karşılarına, içinde sayılar yüzen kocaman bir su birikintisi çıkmış. Bu havuzun suyu, parıltılar saçan bir göl üzereymiş. İçinde ise büyük, parlak sayılar yüzüyormuş; her biri farklı bir renkte ışıldıyor, havuzun yüzeyinde süzülüyormuş.
Minik heyecanla, “Haydi, en sevdiğiniz sayıyı yakalayın!” demiş. Zeki tilki, suyun içinde turuncu renkte parlayan 5 sayısını gözlerine kestirmiş. Süratle uzanmış ve sayıyı yakalamış. Çıtı sincap, mavi ışıklar saçan 7 sayısını suyun yüzeyinden sıçrayarak kapmış. Cıvıl kuş ise zarifçe süzülerek pembe renkteki 3 sayısını yakalamış.
Minik gülümsemiş, “Şimdi bu sihirli sayılarla baloncuklar yapalım!” demiş. Arkadaşları şaşkınlıkla birbirlerine bakmışlar ancak Minik’e güvenerek sayıları ellerinde tutmuşlar. Minik, “Şimdi, sayıyı havaya fırlatın!” demiş.
Zeki, 5 sayısını dikkatlice havaya fırlatmış. Sayı havada süzülürken etrafında bir baloncuk oluşmuş. Baloncuk büyüdükçe gökkuşağı renklerine bürünmüş, havada yavaşça süzülmüş. Çıtı sincap ve Cıvıl kuş da sayılarıyla tıpkı şeyi yapmışlar. Sayılar havada dans eden kocaman, parlak balonlara dönüşmüş. Baloncuklar büyüdükçe, gökyüzü adeta renk cümbüşüne dönmüş, her biri gökkuşağının renklerini saçmış.
Ardından Minik, “Şimdi toplama tüneline gidiyoruz!” demiş. Arkadaşları merakla Minik’i takip etmişler. Bu tünel, parlak sayılarla süslenmiş uzun bir yolmuş. Tünelin duvarlarında, adeta ışık saçan toplama süreçleri sıralanmış.
Minik, “Bu tünelde yürüdükçe karşınıza toplama süreçleri çıkacak. Gerçek yanıtı bulduğunuzda tünel ışıldayacak!” demiş.
Zeki tilki, birinci olarak 5 + 3 sorusuyla karşılaşmış. “8!” diye cevaplamış ve bir anda tünelin duvarları yıldızlarla dolmuş, parlayan yıldızlar tünelin her tarafında ışıldamış. Çıtı sincap, 7 + 2 sorusunu çözmüş, tünelin sonuna hakikat ilerlerken karşısına bir gökkuşağı çıkmış, gökkuşağı tünelin sonunu aydınlatmış. Cıvıl kuş ise 3 + 4 sorusunu cevaplamış, tünelin duvarlarından rengarenk çiçekler açmış, her bir çiçek, ışıl ışıl parlamış.
Toplama tünelindeki bu büyüleyici tecrübeden sonra Minik, arkadaşlarını “Çıkarma Kaydırakları”na götürmüş. Bu kaydıraklar, sihirli bir halde parlak ve rengarenkmiş. Her kaydırakta küçük çıkarma süreçleri soruluyormuş.
Minik, “Kaydırağa binmek için hakikat yanıtı bulmalısınız!” demiş. Cıvıl kuş, “9 – 4” sorusunu çözmüş ve kaydırağın doruğuna çıkmış. Kaydıraktan aşağı hakikat kayarken, etrafında süzülen yıldızlar onu takip etmiş. Yıldızlar, Cıvıl’ın etrafında dans ederek onunla birlikte kaymış. Zeki ve Çıtı da sırasıyla soruları çözerek kaydıraktan kaymışlar ve hepsi büyük bir keyif almış.
Her bir kaydıraktan kaydıkça, gökyüzünde parlayan yıldızlar ve ışıklar onların etrafında dönmüş, bu sihirli kaydıraklar, arkadaşlarına unutulmaz bir macera yaşatmış. Tüm bu tecrübeler, onların matematiğe bakışını büsbütün değiştirmiş.
Kaydıraklardan kaydıktan sonra, Minik ve arkadaşları yorgun lakin çok memnunmuş. Hepsi bir ortaya gelip gülümsemişler. Zeki tilki, “Matematiğin bu kadar eğlenceli olduğunu bilmiyordum,” demiş. Çıtı sincap, “Sayılardan artık korkmuyorum!” diye eklemiş. Cıvıl kuş ise, “Bu şahane bir maceraydı,” demiş.
Minik, arkadaşlarının bu kelamlarıyla çok memnun olmuş. “Matematik yalnızca bir ders değil, tıpkı vakitte eğlenceli bir oyun,” demiş. Daima birlikte sihirli dünyanın kapısına geri dönmüşler. Minik kapıyı açmış ve daima birlikte ormandaki konutlarına dönmüşler.
O günden sonra, Zeki, Çıtı ve Cıvıl, sayılarla oynamaktan keyif almışlar ve matematiği sevmeye başlamışlar. Minik ise, arkadaşlarının bu değişimini görmekten büyük bir memnunluk duymuş.
Ve böylelikle Minik ve Sihirli Sayılar masalı burada biterken, Minik ve arkadaşları matematiği eğlenerek öğrenmişler ve bu sihirli tecrübe, onların hayatında daima hoş bir anı olarak kalmış.
Minik ve Sihirli Sayılar Masalına benzeyen “Uyku masalları” okumak için ilişkiye tıklayabilirsiniz. Masal dinlemek için ise Youtube kanalımıza göz atabilirsiniz.
