Bir vakitler, karlarla kaplı küçük bir köyde Efe isminde meraklı bir çocuk yaşamış. Efe, büyükannesinin eski eşyalarla dolu çatı katında vakit geçirmeyi çok severmiş. Bir gün yeniden tozlu sandıkların ortasında bir şey ararken, eski bir kar küresi bulmuş.
Küre, avuç içine sığacak kadar küçükmüş lakin içinde bembeyaz bir köy ve pırıl pırıl parlayan yıldızlar varmış. Efe, küreyi eline alır almaz içindeki karlar dans etmeye başlamış. Bu küre, başka kar kürelerinden çok farklıymış; zira içindeki karlar kendi kendine hareket ediyor, küreyi sallamadan da kar yağdırıyormuş.
Efe, bu tuhaflığı fark edince heyecanla büyükannesine koşmuş. Büyükannesi, küreyi görünce yüzünde bir gülümseme belirmiş. “Ah, bu eski dostum!” demiş. “Bu kar küresi, ailemize uzun yıllardır eşlik eder. Ona çok uygun bakmalısın, zira bu küre sıradan bir oyuncak değil, sihirli.”
Efe, büyükannesinin söylediklerini duyunca daha da heyecanlanmış. “Ne üzere bir sihiri var, babaanne?” diye sormuş merakla. Büyükannesi ise gülümseyerek anlatmaya başlamış: “Bu küre, hayal gücünü kullanırsan seni diğer diyarlara götürür. Ancak unutma, hayal kurarken niyetin saf ve pak olmalı. Yoksa küre çalışmaz.”
Bu sözleri duyan Efe, odasına çıkmış ve küreyi masasına koymuş. “Bakalım hakikaten sihirli miymiş,” diye düşünerek gözlerini kapatmış ve hayal etmeye başlamış. Hayalinde, kürenin içindeki köyde yaşayan keyifli insanları ve onların karla kaplı ormanlarında oynayan çocukları görmüş. O anda bir rüzgâr esmiş ve küre ışıldamaya başlamış. Efe gözlerini açtığında, kendini bir anda kürenin içindeki köyde bulmuş.
Efe, etrafına bakmış ve her şeyin tıpkı hayalindeki üzere olduğunu fark etmiş. Köyde yaşayan beşerler onu sevinçle karşılamış. “Hoş geldin, Efe!” demiş köyün yaşlısı. “Bize sevinç getirdin.” Efe, şaşkınlıkla, “Ama ben sizi tanımıyorum, siz benim adımı nasıl biliyorsunuz?” diye sormuş.
Yaşlı adam gülümseyerek, “Biz bu kürede yaşayan insanlarız. Bizi hayal eden her çocuk buraya gelir ve buranın sihrini tecrübeler. Fakat buranın bir sırrı var: Lakin yanlışsız soruları sorarsan gerçek karşılığı bulabilirsin.”

Efe bu sözleri duyunca köyde dolaşmaya başlamış. Ormanlarda yürümüş, çocuklarla kardan adam yapmış ve büyüleyici kar tanelerini yakından incelemiş. Herkes ona bir bilmece ya da ipucu vermiş. Efe, bu ipuçlarını birleştirdiğinde sihirli kürenin sırrını çözmeye bir adım daha yaklaşmış.
Köyün ortasında büyük bir çınar ağacı varmış. Ağacın gövdesinde eski bir yazıt dikkatini çekmiş. Yazıtta, “Hayal gücünün hududu yoktur, ancak onu paylaşmayı unutma” yazıyormuş. Efe bu sözleri okuduğunda büyükannesinin anlattıkları aklına gelmiş. “Demek bu küre yalnızca benim için değil, herkesin memnunluğu için çalışıyor!” diye düşünmüş.
Efe, köydeki çocuklarla hayalini paylaşmaya başlamış. Birlikte oynamışlar, karlı doruklara tırmanmışlar ve yıldızları izlemişler. O anda küre yine ışıldamış ve Efe kendini odasında bulmuş. Fakat bu sefer kürenin içindeki köy daha da canlı görünüyormuş. Büyükannesi odaya girdiğinde Efe’yi gülümserken bulmuş. “Kürenin sırrını çözdün mü, yavrum?” diye sormuş.
Efe başını sallayarak, “Evet babaanne, hayallerimizi paylaşınca daha güçlü oluyoruz,” demiş. Büyükannesi, “Aferin sana, işte bu yüzden bu küre kuşaktan nesile aktarılıyor. Artık sıra sende, bir gün sen de bu sırrı diğerlerine öğreteceksin,” demiş.
O günden sonra Efe, küreyi her eline aldığında öteki bir maceraya atılmış. Her seferinde hayal gücü biraz daha büyümüş, biraz daha genişlemiş. Köydeki dostlarını hiç unutmamış ve her gece onlara yeni bir hikâye hayal ederek ışık saçmaya devam etmiş.
Ve böylelikle Efe’nin macerası, büyükannesinden aldığı sihirli kar küresiyle, hayallerin gücünü tüm dünyaya göstermesiyle devam etmiş. Kim bilir, tahminen bir gün sen de o sihirli köyü hayal edersin ve Efe’yle orada buluşursun.
Böylece Sihirli Kar Küresi Masalı burada sona ermiş. Her hayalin bir başlangıç olduğunu unutmadan, sen de kendi sihirli dünyanı yaratmayı unutma!
Sihirli Kar Küresi Masalına benzeyen çocuk masalları okumak için instagram sayfamızı takip edebilirsiniz.