Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde kocaman ağaçların olduğu bir ormanda yaşayan minicik bir sincap varmış. Bu sincabın adı Zoli imiş. Zoli, sabırsız, her şeyin hemen olmasını isteyen, heyecanlı bir hayvanmış. Yaptığı her işi hızla yapar, hiç beklemezmiş. Ama yaptığı işlerde hep sorun çıkarmış.
Günlerden bir gün, yaz bitmiş ve sonbahar gelmiş. Bütün ağaçlar sararmaya, yapraklar dökülmeye başlamış. Tüm hayvanlar ormanın bu halini çok seviyormuş. Zoli de onlardan biriymiş. Sonbaharın son gününe kadar çalışan Zoli, tekrardan fındık toplamaya çıkmış. Bulduğu fındıkları hızla koparıp, torbasına atıyormuş. Nereye attığına bile bakmıyormuş. Fındıkların bazıları yuvarlanıyor, bazılarıysa kayboluyormuş. Yaşlı bir kaplumbağa da uzaktan Zoli’yi izliyormuş. Sonunda dayanamayan kaplumbağa Zoli’ye seslenmiş. “Zoli, biraz dikkatli olmanı tavsiye ediyorum. Sabırsızlıkla iş yaparsan emeğin boşa gider. Dikkatli ve sabırlı olmayı denemelisin” demiş. Zoli ise Kaplumbağaya selam vermiş ama dediklerini umursamadan yoluna devam etmiş. Zoli tüm gün fındık toplamış, daha önce hiç bu kadar yorulmamış. Eve gittiğinde topladıklarını kilere koymak istemiş ama torbasına baktığında topladığı kadar fındık bulamamış.

O an tüm gün nasıl fındık topladığı gözünün önüne gelmiş. Fındıkları daldan çekip çekip atmış ama nereye attığına hiç dikkat etmemiş. Yaşlı kaplumbağanın sözleri kulaklarında yankılanmış. “Sabırsızlıkla iş yaparsan emeğin boşa gider. Dikkatli ve sabırlı olmayı denemelisin.” Zoli ertesi gün tekrar fındık toplamaya çıkmış ve toplayamadığı fındıkları yerlerde görmüş. Bu sefer dikkatlice fındıkların hepsini torbasına doldurmuş. O günden sonra Zoli, her işini sabırla yapmaya başlamış. Ormandaki diğer hayvanlara da sabırlı olmanın faydalarını anlatmış. Zoli, sabrın gücünü öğrenmiş ve hep mutlu yaşamış. Masal da burada bitmiş.
Daha fazlası için annemasallari.com sitemizi takip etmeyi unutmayın.